Sağlık sorunları, özellikle de ruhsal rahatsızlıklar, toplumda sıkça karşılaşılan fakat yeterince önem verilmeyen konulardan biridir. Birçok kişi, içinde bulunduğu ruhsal durumu atlatmak için profesyonel yardım almasına rağmen, bazen yanlış teşhisler ve zaman kaybı kaçınılmaz olabiliyor. Bu durum geçtiğimiz günlerde yaşanan bir olayla bir kez daha açığa çıktı. Genç bir adam, depresyon belirtisi gösterdiği gerekçesiyle tedavi edilmek üzere doktora başvurdu. Ancak, doktorlar tarafından konulan bu teşhis, zamanla ciddi bir sağlık sorununu gizliyordu: Beyin tümörü. Genç adam, aylar süren zorlu bir süreç sonrası hayatını kaybetti.
Henüz 30'lu yaşlarının başındaki bu genç adam, son dönemde kendini sürekli yorgun, huzursuz ve içe kapanık hissetmeye başlamıştı. İş ve sosyal yaşamında yaşadığı bu olumsuzluklar, yakınları tarafından da fark edilmişti. Aile üyeleri, yaşadığı bu değişikliklerin ruhsal bir sorundan kaynaklandığını düşünüp, onun için en iyi çözümün bir uzmana görünmek olacağını düşündü. Hızla bir psikiyatrist randevusu alınarak, depresyon teşhisi konuldu. Genç adam, tedavi sürecine hemen başlamak zorunda kaldı; antidepresanlar ve psikoterapi ile bu durumu aşmak umuduyla ilerlemeye çalıştı.
Aylar geçtikçe tedaviye rağmen genç adamın durumu düzelmek yerine kötüleşti. Ama sıkça yaşanan bir durum olan "depresyonun kötüleşmesi" ve ilaçların yan etkileri, durumu daha da karmaşık hale getirdi. Nisan ayında baş ağrıları ve denge sorunları yaşamaya başlayan adam, bu şikayetleri ile birlikte tekrar doktora başvurdu. Yapılan tetkiklerin ardından, beklenmedik bir sonuç ortaya çıktı: Beyin tümörü. Bu aşamada durum artık geri dönülemez bir noktaya vardı. Uzun süre tedavi edilmemiş olan tümör, genç adamın hayatını tehdit eder hale gelmişti. Ailesi ve yakınları, geride bırakmak zorunda kalacakları acı gerçeği öğrenince yıkıldılar.
Beyin tümörü tanısının konulmasından sonra, tedavi süreci hızlı bir şekilde başladı. Ameliyat kararı alındı ve genç adam, yoğun bakımda geçtiği zorlu saatler ardından bana bir şans tanındı. Ancak ne yazık ki, tüm bu çabalara rağmen birkaç hafta sonra hayatını kaybetti. Sağlık sisteminin göz ardı ettiği bir gerçeği bir kez daha gözler önüne seren bu olay, ruh sağlığının öneminin yanı sıra, fiziksel sağlık sorunlarının toplumdaki algısını da sorguladı.
Halk sağlığı uzmanları, bu trajik olayın ışığında, ruhsal sorunların fizyolojik belirtilerinin yanlış yorumlanabileceği ve göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguluyor. Herhangi bir rahatsızlığın belirtisiyle karşılaşıldığında, gerekli tetkiklerin bilinçli bir şekilde yapılması gerektiği vurgulanıyor. Eş zamanlı olarak, ruh ve beden sağlığının birbirini etkileyen süreçler olduğunu belirtmek gerekir. Dolayısıyla, bu tarz olayların önüne geçebilmek için bireylerin hem psikolojik destek alması hem de gerektiğinde fiziksel sağlık kontrollerinden geçmeleri hayati bir önem taşıyor.
Yaşanan bu olumsuzluk, toplumda bilinç oluşturma ihtiyacını da gündeme getiriyor. Aileler, ruhsal sorunları yalnızca duygusal bir durum olarak görmekte ve teşhis konulurken bunun ötesini düşünmemekte. Ancak hastalıkların ve sağlık sorunlarının karmaşık doğası, bazen basit bir ruhsal bozukluğu daha ciddi bir sorunla örtüştürmektedir. Dolayısıyla, sağlık alanında daha dikkatli ve kapsamlı değerlendirmelerin yapılması, benzer trajedilerin önüne geçmek için son derece önemli.
Sonuç olarak, genç adamın yaşadığı trajedi, beyin tümörü gibi ciddi sağlık sorunlarının gözden kaçmasını önlemek için sağlık sisteminde daha dikkatli bir yaklaşım ve bilinçlenme gerektirdiğini bizlere hatırlatıyor. Her bireyin sağlığına önem verecek bir sistemin oluşturulması gerektiği, toplumun her kesiminde bir sorumluluk olarak algılanmalı ve bu yönde adımlar atılmalıdır.